CHP’li Vekiller Neden Korkuyor?

Yayınlama: 18.04.2025
Düzenleme: 25.04.2025 14:09
3
A+
A-

CHP’de son dönemde yaşanan gelişmeler, parti içi korku iklimini ortaya koyuyor. Delegelerin
sessizliği, trollerin gölgesi ve perde arkasındaki güç savaşları, yüzyıllık partiyi nereye
sürüklüyor?

Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde daha önce eşine az rastlanmış bir dönemden geçiyor.
Kurultay süreciyle başlayan ve günümüze kadar uzanan gelişmeler, CHP’nin hem örgütsel
yapısında hem de siyasal kimliğinde derin bir kırılmaya işaret ediyor. Bu kırılmanın
merkezinde ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onun danışmanı
Murat Ongun bulunuyor.

Gazeteci Barış Yarkadaş’ın TGRT ekranlarında dile getirdiği çarpıcı bir açıklama, bu süreci
gözler önüne serdi: “CHP’li vekiller, Ekrem İmamoğlu’ndan ve onun sosyal medya
ekiplerinden korkuyor. Eleştiren vekiller, trol ordusu tarafından linç ediliyor.” Bu sözler,
sadece bir yorum değil; CHP içinde uzun süredir fısıltıyla konuşulan ama dile getirilemeyen
bir gerçekliğin ifşasıydı.

İddialara göre, kurultay sürecinde partili delegeler üzerinde baskı oluşturuldu; bazıları
yönlendirildi, bazıları da doğrudan “ikna edildi.” Özgür Özel’in genel başkanlığa gelişi,
partide bir değişim rüzgarı estireceğine dair umut yaratmıştı. Fakat kısa sürede, esas gücün
Ekrem İmamoğlu ve ekibinde olduğu ortaya çıktı. “Eş başkanlık” algısı doğdu; hatta Özel için
bazı çevreler doğrudan “kukla başkan” tanımını kullandı.

Bu süreçte Murat Ongun’un rolü de hayli dikkat çekici. İmamoğlu’nun medya stratejisini
yürüten isim olarak bilinen Ongun, sosyal medya üzerinden yürütülen algı operasyonlarının
mimarı olarak anılıyor. Partiye yönelik içeriden gelen eleştirilerin sosyal medya üzerinden
linç edilmesi, bu yapının sistemli çalıştığına dair güçlü bir izlenim yaratıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kazanılmasıyla birlikte parti içinde başlayan yeniden
yapılandırma, Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresinin CHP’yi kendi siyasal ajandası
doğrultusunda şekillendirmeye başladığı yorumlarına neden oldu.

Kurultay sonrası İBB’ye yakın isimlerin Genel Merkez’e gidişi, Buğra Gökce’nin hazırladığı yapılandırma raporu ve
bu raporun hem Ekrem İmamoğlu hem de Özgür Özel tarafından değerlendirilmesi, bu dizayn sürecinin resmi olmayan ama etkili bir biçimde yürütüldüğünü gösteriyor.

Ve yakın geçmişe gelecek olursak… Ekrem İmamoğlu’na yakın isimlerin tutuklanması, partide büyük bir sessizliğin kırılmasına yol açtı. Daha önce konuşmaktan çekinen vekillerin bir kısmı artık ses yükseltmeye başladı. Ekrem İmamoğlu’nun CHP’ye zarar verdiği, partinin yüz yıllık itibarını zedelediği yönündeki eleştiriler artık daha net bir şekilde dillendiriliyor. Tüm bu yaşananlar, aslında CHP içinde neden bir korku ikliminin var olduğunu da gösteriyor.

Delegeler neden sustu?

Milletvekilleri neden konuşamadı?

Partinin iç muhalefeti neden köreldi?

Çünkü güçlü bir medya ağı, sosyal medya trolleri ve merkezileşmiş bir siyasal
organizasyonla karşı karşıya kaldılar.

İBB Başkanlığı adaylığına nasıl geldiği, Beylikdüzü’ndeki sönük başkanlık döneminden
sonra nasıl parlatıldığı ve DEM Parti ile kurulan görünmeyen ittifaklar… Bütün bu sorular,
Ekrem İmamoğlu’nun yükselişine dair bir tabloyu yeniden gündeme getiriyor. Bu yükselişin
arkasındaki isimler ve itici güçler sorgulanmadan, CHP’nin içindeki kargaşa tam anlamıyla
çözülemeyecek gibi görünüyor.

Sonuç olarak, CHP kendi içinde yıllarca iktidarı “tek adam rejimi” diye eleştirirken, şimdi
kendi bünyesinde bu rejimin gölgesinde kaldı. Artık korku ikliminin kalkmaya başladığı,
vekillerin yavaş yavaş konuşmaya başladığı bir sürece giriliyor.

Gerçek değişim, bu seslerin daha cesur ve daha net çıkmasıyla başlayacak.
Ama şu soru hâlâ ortada duruyor:
CHP, bir partiden çok bir projeye mi dönüşüyor?

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.